Her Hard Rock Cafe'de olduğu gibi, yine müthiş sıra vardı, o gün yılbaşı olduğu için ekstra bir kalabalık vardı ama biz sıramızı aldıktan sonra, barda boş yer bulduğumuz için, boş masa beklememiz çok da zor olmadı doğrusu.. Aperatif içkilerimiz eşliğinde, eğlenceli bar çalışanlarıyla kakara kikiri geçti zaman.. Leziz yemeğimizin ardından kızımızın klasik "Hard Rock Cafe Bulunduğu Şehir" t-shirt'ünü de satın aldıktan sonra ki orda da müthiş sıra vardı, herkes Türk'lere "koyun gibi" der, ama inanın 2 - 3 kasa olmasına rağmen sadece 1 kasa aktifti ve onlarca kişi sessiz - sedasız, şikayetsiz ödeme sırası bekliyordu.. Eşim kıyametleri koparınca, 2. kasa da açıldı ve gereksiz zaman kaybımızı önlemiş olduk.. sonraki durağımız ise meşhuuur Eyfel Kulesi'ydi...
Tanrım!! o demir yığını nasıl bu kadar ihtişamlı olabilir? nasıl böylesine devasa.. ışıl ışıl ve de görkemli.. Etkilenmemek elde değil.. Ne yazık ki saat 20:00'den itibaren ziyarete kapatılıyormuş, tepesine çıkma hayalimizi ertesi güne bıraktık ama tüm dünya insanlarının yaptığı gibi Eyfel Kulesi manzaralı onlarca fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedik..
Bu arada Eyfel Kulesi'nin önü hınca hınç dolu olmasına rağmen, havai fişek gösterisi olmaması ilginçti. Özellikle kulenin önünde duran polis ekiplerinin yanına gidip sorduk, hiç bir zaman yılbaşı günü havai fişek gösterisi olmadığını, ama insanlar orada bekledikleri için, kendilerinin de orada görevli olduğunu söylediler. O zaman orada beklememizin hiç bir anlamı yoktu, yorgun olduğumuz için otelimize dönerek, en azından ertesi güne dinlenmiş bir şekilde başlamanın daha doğru olacağını düşündük.
Otele giderken Champs Elysees'e de uğramadan edemedik tabii ki.. bu arada yol boyunca yürürken dünya markalarının vitrinlerini de inceleme fırsatımız oldu.. işte size o geceden fotoğraflar....
|
Champs Elysees |
|
Giorgio Armani |
|
Dolce Gabbana |
|
Loewe |
|
Baby Dior |
Bu arada bu şık mağazalar muhteşem... Ancak, Yılbaşı gecesi Champs Elysees meydanı komple soğan kokuyordu.. öyle ki hani bizim stadyumlarda köfteciler olur ya... Aynısı... şiş şeklinde etler vs. yoğun soğan kokusundan midemiz bulandı.. Bir de insanın karnı tok olunca hiç çekilmiyor o ağır kokular doğrusu....
|
Champs Elysees |
Ayrıca Paris'te ne kadar çok zenci işportacı varmış meğer.. Eyfel kulesi şeklindeki gece lambalarını 1 Euro'ya satıyorlar, eğer ilgilenmezseniz peşinizden gelecek kadar da yılışıklar..
|
Metro Hattı |
Ertesi gün, saat 9:00 gibi otelden ayrıldık ve otelimize yakın bir cafe'de kahvaltı yaptık. Kahvaltıları tabii ki bizimkinin yanında geçemez. Kahvaltı menüsünü söylüyorum: 1 adet kruvasan, çeyrek baton ekmek (üzerine yağ sürülmüş) 1 adet mini boy
reçel, portakal suyu ve yanında kahve veya poşet çay. Tamamı 7,50 Euro. O meşhur Fransız peynirleri sadece şarabın yanına layık anlayacağınız....
|
Cafe Chineur |
|
Kahvaltı mekanımız dıştan görünüş |
|
iç mekan |
|
Kahvaltı mekanımız |
|
Kahvaltı mekanımızın tatlı reyonu :) |
|
Fransız Klasik Kahvaltısı |
Bu arada yılbaşı sabahı, tüm sokakların sessiz ve sakin, hemen hemen çoğu dükkanın da kapalı olmasına rağmen (pastane ve market hariç) çiçekçi dükkanlarının açık olması oldukça garipti doğrusu... ..
Kahvaltının ardından, Eyfel Kulesinin tepesine çıkmak için tekrar meydana doğru yola koyulduk. Geri kalan günümüzü Disneyland'a ayırdığımız için bu ziyaretimiz müze gezisini içermiyordu ne yazık ki.. Ama bir daha ki sefere asıl amaç kesinlikle daha kültürel amaçlı olacak, çünkü doyamadım Paris'e...
Gündüz gözüyle Paris'i incelemek ayrı bir keyifti tabii ki... bu arada yolda giderken elektrikli otomobillerin şarj yerlerini de gördüm.. Ülkemizde de görmek isteriz bir an evvel...
|
Elektrikli Araç Şarj Yeri |
|
Şarj olan elektrikli araç |
Paris'i tepeden inceleyebilmek için ne gerekiyorsa yaptık tabii ki ;)
Yükseklik korkusu olmayanlar için kesinlikle tavsiye ederim, Paris kuşbakışı bir başka güzel, eski, esrarengiz, romantik ve büyüleyici...
|
Kızımla ben... |
|
Ailem |
Sonra kendimizi gündüz gözüyle meydanlara attık...
|
Gift Shop |
Kış ayında gittiğimiz için Paris'in çok soğuk olacağına dair uyarılar almıştık ama ne olursa olsun, çok doğru bir ayda gittiğimizi düşünüyorum, yılbaşı coşkusu halen devam ediyordu ve sokaklarda karnaval coşkusu sürüyordu, her yer süslü, herkes tatil havasındaydı.. Hava da buradan daha fazla soğuk değildi..
|
Champs Elysees / Tiffany & Co. |
"Concorde Meydanı Paris’in en büyük ve bilinen meydanıdır. Her açıdan güzel bir manzaraya sahiptir. Bu meydanda Fransız Kral Louis XVI, Marie Antoinette ve diğer birçok kişi giyotin ile idam edilmişlerdir".
|
Champs Elysees'de kahve molası |
Buralarda böyle gezdik dolaştık, bilemedik Eyfel Kulesi'nde 2 saat kuyrukta bekleyeceğimizi... Sonradan öğrendik ki önceden asansör için bilet alma imkanı varmış... Biz ne yazık ki öğleden sonra Eyfel'e geldik o dehşet kuyruğa girdik, önümüzde yaşlı Amerikalı çiftle sohbet ederek vakit geçirdik.. o soğukta tam 2-2,5 saat bekledik ve bize sıra yaklaştığı sırada fırtına ve yağmur sebebiyle, en üst katın kapatıldığı bilgisi geldi... Hemen sıradan çıktık, boşa geçen dakikalarımıza üzülmekten başka yapacak bir şey yoktu ne yazık ki...
Akşam yemeği için seçtiğimiz restaurant başarılıydı gerçekten... Her mekanda enfes şaraplar tattık..
Yorgun argın otelimize döndük, ertesi gün erkenden Disneyland'a gideceğimiz için çok ama çok mutluyduk...
Sabah otelden Disneyland'a gitmemiz metroyla yaklaşık 1 saat 15 dak. sürdü. O kadar dev bir alana ihtiyaç olduğu için, şehrin dışında olması gayet normaldi tabii ki. Yolculuğumuz metroyla olmasına rağmen, yolculuk hep yerin altında geçmedi, metro ara sıra gün ışığına da çıktı.. hatta bu sayede, şehir dışına doğru çok daha modern binaların ve villaların olduğunu gördük.. bu arada Disneyland için şehirde kullandığımız metro biletleri geçerli değildi, uzak mesafe olduğu için ekstra bilet almamız gerekti bilgilerinize..
Sonunda Disneyland'a vardık ve müthiş bir sırayla karşılaştık yine.. Zaten Paris deyince her yerde sıra var, ama her yerde, beklemeden hiç bir şey elde edilmiyor ne yazık ki...
Giriş biletlerimizle birlikte elimize bir de broşür verildi, hangi bölümde nelerle karşılaşabileceğimiz konusunda ve hangi tehlike boyutunda olduklarına dair bilgilenmiş olduk.. Her şeyde sıra olduğu için o broşüre göre istediğimiz bölümleri tespit edip, hızlıca planlama yaptık...
İlk karşımıza çıkan dev çam ağacı müthişti...
|
Dev Çam Ağacı |
|
İşte biletlerimiz ve broşürümüz |
İçeri adım attığımız andaki mutluluğumuzu ve heyecanımızı buradan anlatabilmem imkansız... Mutlaka gidip görmelisiniz.. orası ayrı bir ülke... Masal dünyası.. Eğlence dünyası...
|
Paris Disneyland |
Disneyland, Paris‘te yer alan insanın hayal gücünü zorlayan bir eğlence alanıdır. Paris şehir merkezinin 32 kilometre dışında Marne la Vallee adı verilen yeni bir kasabada kurulmuştur.
|
Hediyelik Butik
Disneyland Paris’te iki tane park bulunur: Disneyland Park ve Walt Disney Studios Park. Disney Village adı verilen kısımda alışveriş yapılabilecek bir yerdir. Disneyland Park, Walt Disney Studios Park’ı yansıtan herkesin beklentilerini karşılayacak bir eğlence alanıdır. Disney parkları “Sesli animatronikleri” ile ünlüdür. Amaç tamamen Disney’in hayali dünyasını oluşturmaktır. Buradaki satıcılar “oyunculardır”. Park, inanılmaz şekilde temiz tutulur. Her yerde mükemmel şekilde çalışan bir alet görebilirsiniz. Örneğin; aynı görüş alanı içerisinde aynı Disney karakterini iki kez göremezsiniz. Disneyland’ın odak noktası çocuklardır. Ama yetişkinler de kesinlikle göz ardı edilmezler!
|
|
Disneyland Shuttle
|
|
En Favorim |
|
Disneyland 'daTexas tarzı mekanda Öğle Yemeği |
|
Kızımın ve eşimin tercihi |
|
Benim tercihim |
Tek günde tüm Disneyland'ı bitirebilmek gerçekten imkansız.. Biz fast pass ile yani randevu alarak beğendiğimiz aletlere sıra aldık.
Zamanı iyi ayarlasanız bile “Fastpass” ile Disneyland’ın tadını daha çok çıkarabilirsiniz. Bir tura katılacağınız zaman Fastpass ile uzun kuyruğun önüne geçebilirsiniz. Parklar kalabalık olmasa bile popüler organizasyonlar için bunu kullanabilirsiniz. Fastpass kartınızı ride girişinde okutarak bir kupon alıp zaman kazanabilirsiniz. Verilen zaman size uygun değilse normal şekilde girmeye çalışabilir ya da sonrasında tekrar Fastpass ile şansınızı deneyebilirsiniz.
|
Mickey Mause'lu süslemeler |
Disneyland’daki ride kısmı en popüler kısımdır. En bilinenleri şunlardır:
“Space Mountain” gerçekten zor bir ridedır. Kimi katılımcılar buna bayılırken kimi nefret eder! Fastpass mevcuttur. “The Twilight Zone Tower of Terror” çok talep gören bir türüdür. Kalp rahatsızlığınız varsa tavsiye edilmez. “Indiana Jones and the Temple of Peril”, “Big Thunder Mountain”, “Rock n’ Roller Coaster starring Aerosmith”, “Buzzy Lightyear Laser Blast”, “Pirates of the Caribbean”, “It’s a Small World”, “Star Tours”, “Crush’s Coaster”, “Phantom Manor” diğer ünlü ridelardır.
|
İşte Big Thunder Dehşeti... |
|
Mickey Mouse'la tanışma şerefine de nail olduk :p |
Sabah 10:00'dan akşam 22:00'ye kadar açık olan Disneyland'da saat 20:00'de pilimiz bitmiş bir şekilde yorgun ama müthiş mutlu bir şekilde ayrıldık.
|
Disneyland Dönüş Metro Durağı |
Bu arada bir daha ki sefere Paris yolculuğumuzu daha uzun tutmaya karar verdik....
Gelecek yazım Milano seyahatimizle ilgili olacak, tekrar buluşmak üzere sevgilerimle <3 <3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder