Sabah Barselona - Nice uçağına bindik ve gün kaybımız olmadan Nice'e gelmiş olduk..
Nice Havalimanı |
Yol boyunca geçtiğimiz yerlerden bazılarını aşağıdaki şekilde fotoğrafladım...
Menton
Menton |
Menton |
Menton'un konumunu burada daha iyi görebilirsiniz.. |
Cannes, Monaco, Nice gibi popüler ve iddialı küçük şehirlerin arasında dikkat çeken en önemli özelliği dikkat çekmemek olan bir Cote d'Azur kasabası Menton. "Fransa'nın incisi" diye bilinen bu mütevazı tatil beldesi İtalya sınırında ve bu yüzden de İtalyan ruhu taşıyor.
Zengin geçmişe sahip her yer gibi Menton da karakteri olan bir küçük kasaba. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren turistik özellik kazanmış. Tarih boyunca özellikle Rus ve İngiliz aristokratlar buraya rağbet etmişler ve günümüze de kalan pek çok güzel binanın yapımında rol oynamışlar. Güzel iklimi nedeniyle tercih edilen Menton, sadece aristokratların değil ünlü entelektüellerin de tatil yeri olmuş.
Çoğunluğu emeklilerden oluşan Menton halkı, çok yardımsever ve alçakgönüllü. Güneşi ve sıcaklığı komşusu Toscana'dan ödünç alıyor. İtalya'dan gelen bir diğer özelliği ise yoğun İtalyan nüfusu. Menton'da Fransızca kadar İtalyanca da konuşuluyor.
Menton Tren Garı |
Menton Tren Garı |
Odamızın teras katı muhteşemdi doğrusu...
Pazar günü Menton'da pazar kuruluyormuş.. Kaldığımız yere de çok yakın olduğundan bi gezelim dedik.. İşte size Menton Pazarı fotoğrafları...
Menton parkı
Kahvaltı yaptığımız mekan bu binanın giriş katı |
Bu bölgeye tekrar geldiğimizde yine Menton'da kalacağımızın sözünü verdik birbirimize...
Ventimiglia
Menton'dan Ventimiglia trenle sadece 1 durak olunca, orayı görmemek olmazdı tabii ki..
Yani Fransa'dan İtalya'ya geçiş sadece 1 durak... şaka gibi ..
Burası çok şirin bir belde olup, Roia Nehri sehri ikiye bolmektedir. Bir zamanlar burada gümrük gibi vergisiz satış yapılıyormuş diye duymuştum.
Ne de olsa İtalya'nın tatil beldesi... çeşit çeşit makarnalar olması gayet doğal..
Peroni de sevdiğimiz bira ve orada bulunca çok mutlu olduk..
Ventimiglia İkinci El Pazarı |
2. el pazara rastladık Ventimiglia'da.. Küçüklüğümüzde teyp çalarlardan, Zenith fotoğraf makinesine kadar her bir şey vardı pazarda...
Ventimiglia Panaromik Foto |
.
Pizzaları muhteşemdi doğrusu.. yanında da ev yapımı şarap.. çok leziz bir öğle yemeği yedik diyebilirim. hatta bir ara canlı müzik de dinledik... çok keyifliydi..
Ventimiglia |
MONACO (MONTE CARLO)
Monaco'da bir sokak arası |
Monaco Postanesi |
“Büyülü bir hayal dünyasını çağrıştıran Monte Carlo”
700 yıldan fazla Grimaldi Ailesi tarafından
yönetilen, dünyanın en küçük ikinci devleti Monaco, 1850 yılında iflas
ederek prenslik gelirlerini sağlayan şehirlerini kaybeder. Krallık gelir
sağlamak için 1862 yılında kumarhane açılmasına izin verir. Dünya
zenginleri için oluşturulan lüks ve ihtişamın merkezi Monte Carlo işte
böyle kurulur.
Monte Carlo'da birbirinden lüks arabaların ve
şöhretlerin dolaştığı Casino Meydanı, kumarhaneler, Monte Carlo
Operası, Formula Yarış Pisti, liman, farklı türde deniz canlılarını
barındıran, denizde inşa edilmiş Oşinografi Müzesi ve akvaryum, Monaco
Kraliyet Sarayı, Monaco Katedrali ve Saint Martin Bahçeleri mutlaka
görülmeli.
Bahçeşehir kadar bir ülke... Her yer beton yığını, öyle ki dağlardan oluşmuş bir konumu var zaten.. buna rağmen bizim ülkemizdeki gibi çorak bir görüntüsü yok, her yer palmiyeli... ben ki palmiye ağacına karşı aşırı bir sevgim var.. Sanırım yaz mevsimini çok sevdiğim için ve de palmiye tropik bölgeyle bütünleşmiş bir ağaç olduğu için...
Monaco |
Monaco |
Aslında Monaco çok gösterişli bir ülke olduğu için, sarayının bu kadar sade olmasını beklemiyordum. Kendisi gösterişli değil ama, konumu gerçekten çok güzel...
Monaco Prensi'nin Sarayı |
Sarayın Panaromik Görünüşü |
Sarayın bahçesinden Monaco Manzarası |
Ailemizin S |
Mümkün olduğu kadar her açıdan görüntülemeye çalıştım Monaco'yu...
Prens Rainier ve Grace Kelly Masalı
Biri, Fransa'nın içinde, 2 kilometrekarelik yüzölçümüyle, New York'taki Central Park'tan bile küçük olan bir ülkenin prensiydi. Diğeri, Hollywood'un kraliçesi... 1955 yılında Cannes Film Festivali sırasında kırmızı halıda 'tesadüfen' objektiflere aynı karede yansırken, gelecek yıl bir peri masalının kahramanları olacaklarını bilmiyorlardı. Masal, Hollywood'un kraliçeliğinden vazgeçerek, bir küçük ülkeye 'prenses' olan güzel kadının 1982'deki trajik ölümüyle bitmişti.
Gençliğinde 'playboy' olan Prens, 18 Nisan 1956'da Amerikalı film yıldızı Grace Kelly ile evlendi. Kelly artık 'Prenses Grace' olarak anılmaya başladı. Güzel oyuncu ve Prens'in birlikteliği, 50'lerin peri masalı olarak konuşuluyordu. Ancak ikili daha birbirlerini tanımadan dergi kapağını süslemişlerdi bile. 1955 yılında Cannes Film Festivali sırasında daha tanışmayan ikili, kırmızı halı üzerinde yan yana poz verdi. Bu poz, Paris Match dergisine kapak oldu.
Ama o sıra 26 yaşındaki Kelly'nin kalbi boş değildi. Kelly, Fransız aktör Jean Pierre Aumont'la ilişki yaşarken, Rainier aynı dönemlerde oyuncu Gisele Pascal'la olan uzun ilişkisine nokta koymuştu. Prensin aklında evlilik ve tahta bir varis sevdası vardı.
Varis yoksa, Monaco Fransa'ya
Çünkü 1918 yılında Fransa ile yapılan anlaşmaya göre tahtta bir prens oturduğu sürece Monaco bağımsız bir prenslik sayılacak, ancak tahtın boş kalması durumunda yine Fransa'ya ait olacaktı. Tahta bir vâris oturtmak da Prens Rainier'e düşüyordu.
Çift, Cannes'dan bir yıl sonra ortak bir dost aracılığıyla görüşmeye başladı ve muhtemelen Kelly'nin New York'taki dairesinde, Rainier, Kelly'den Monaco Prensesi olmasını istedi. Aynı yıl nişanlanan çiftin evliliğine tek engel, ünlü yıldızın MGM stüdyolarıyla olan film sözleşmeleriydi.
Sonunda MGM, düğünün yayın hakları karşılığı Kelly'nin film sözleşmesini feshetti. Bu arada Grace Kelly Fransızca öğrendi. İki aşık, 18 Nisan 1956'da Hollywood dünyası, devlet başkanları ve gazeteci ordusunu buluşturan bir düğünle evlendi.
Dokuz ay sonra çiftin ilk çocuğu Caroline (1957), ardından Albert (1958) ve Stephanie (1965) dünyaya geldi. Ancak peri masalı, uzun sürmedi. Prenses Grace'in 1982'de Monte Carlo'da, iddiaya göre küçük kızı Stephanie'nin kullandığı otomobilin kaza yapması sonucu hayatını kaybetmesi, ailenin üzerinde derin izler bıraktı. Prens Rainier bu kazanın ardından toplum içine pek çıkmamaya başladı. Ama ailesi jet-set ve dedikodu dergilerinde daima yer aldı.
Babasının yerine geçecek olan 47 yaşındaki Prens Albert, ablası ve kız kardeşinin aksine bekâr. Bu yüzden Monaco Anayasası, hanedanlığın sürebilmesi için Albert'ın kız kardeşlerinin göreve gelmesine olanak tanıyacak şekilde değiştirildi.
Bölge dağlık bir yer olduğu için üst sokaklar deniz seviyesinden yukarıda kalıyor. Neredeyse her sokak başında ya da bina içinde üst sokaklara çıkmak için asansörler var. Bu asansörleri kullanıp direk yukarılara çıkabilirsiniz. Yorulanlar için büyük kolaylık.
Yer Monaco olunca, sanki emlak ofisiymiş gibi uçak satış ofislerinin olması da gayet normal değil mi?
Casino Meydanı, son model arabalar, dünyanın en lüks ve pahalı otellerin olduğu bu meydanda kafeler, restaurantlar ve hediyelik eşya dükkanları var.. Ayrıca meydanda ellerinde fotoğraf makineleri ile otel ve casinonun karşında bekleyen paparazziler ve ünlülerle fotoğraf çektirmek için hazırol vaziyette bekleyen insanlardan geçilmiyor...
Kumarhaneye giriş ücretsiz ve fiş alma veya oynama zorunluluğu yok..
Yollar lüks arabadan geçilmiyor.. işte size Monaco'da sıradan bir galeriden görünüş...
Emlak fiyatlarını merak ediyorsanız, alın size emlak fiyatları....
Emlak Fiyatları |
Artık Monaco'ya da veda etme zamanı.. Buraya da tekrar geleceğiz, çünkü ihtişam bağımlılık yaptı haliyle...
Cannes
Cannes Film Festivali sebebiyle hepimizin adını duyduğu yer nasıl bir yermiş bir bakalım.. Hem de Fransız Riviera'sının göz bebeğiymiş...
İlk
olarak Cannes Film Festivalinin yapıldığı Palais des Festivals et des
Congrès’de alıyoruz soluğu. Eeee Cannes’a gidip kırmızı halıda resim
çektirmeden olur mu? Aslında burayı çok ihtişamlı bekliyorum ama umduğum
gibi çıkmadı. Herhangi bir binadan farksız. Önündeki kırmızı halı da
olmasa anlamayacaktık yani.
Binanın hemen yanındaki parkta bazı ünlü sanatçıların el izlerini görmek mümkün.
Sharon Stone'un eli ve benim elim :) |
Whoopi Goldberg |
Eğer yürümek istemezseniz festival binasının
hemen önünden kalkan küçük trenle de şehri gezebilirsiniz. Biz öyle yaptık.. çok da iyi oldu...
Palimiye ağaçları ile süslü bu sahil yolunun bir tarafında plaj diğer tarafında ise lüks butikler ve oteller yer alıyor.
Otobüs duraklarına bakan binadaki sokak resmine dikkat etmeden geçmeyin. “Cinema Cannes“ isimli bu resimde birçok önemli Hollywood filminden kareler olduğunu göreceksiniz.. Titanic, Star Wars, Charlie Chaplin, Mickey Mouse karakterlerini bu duvarda görünce hemen tanıyacaksınız..
Bir
çok restoran saat 12 ile 3 arası öğlen yemeği servisi verip saat 7 ile
10-10.30 arasındaki akşam yemeği servisine kadar kapılarını kapatıyor.
Bu nedenle saatlere dikkat.
Tepeye ulaştığınızda “Notre Dame de l’Esperance Kilisesi”ni ve “Musee de la Castre”yi göreceksiniz. Cannes’ın eski limanına bakan güzel bir manzara sizi bekliyor burada.
Cannes yolculuğumuz da bu senelik sona eriyor.. ama yetmiyor, yetmiyor....
Nice
Nice tatilimizin dönüş noktası.. Bir kaç saat sürede ne kadar dolaşabiliriz ki... sadece yemek yedik ve havalimanına giderken, şehri otobüsten izleyebildik...
İşte böyle... bir tatilin daha sonuna geldik... Prensip olarak, gördüğümüz yerleri tekrar görmek yerine, yeni yerleri gezelim desek de, bu bölge için bu prensibimizden vazgeçeceğiz ve tekrar geleceğiz.. yetmedi ki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder